Sayfalar

6 Mayıs 2011 Cuma

Yürümenin Tadı

      Egem birkaç gündür iyice yürümeye başladı...Ancak düşerek durabilse de, bir yere tutunup ayağa kalkıyor ve tekrar başlıyor tıpıdık tıpıdık evde dört dönmeye... Yürümenin tadına vardı ya, artık tutabilene aşkolsun!!! Bezini bile değiştiremiyorum, onu oyalamak için uğraşırken bazen 10 dakika sürüyor bir bez değiştirmek...Eline diş fırçası veriyorum, kendi telsizini, bazen bebe yağı ama en etkilisi müzik çalan cep telefonu. Kuzuşumu ne kadar cep telefonundan uzak tutmak istesem de çaresiz kalıyorum çoğu zaman :(( Oyuncaklara karşı ilgisi de azaldı bu günlerde. Tek derdi oradan oraya yürümek,eline kumandayı veya birşeyi alıp taşımak, gidip televizyonun düğmesine basarak açmaya çalışmak...Minicik boyuyla çok komik geliyor bize, yürüyen küçük adam :))
     Oğluşumun tam parklara gidip yürüyeceği zaman aslında ama burada hava tekrar soğudu.İnanmak güç ama 3 mayısda akşam kar yağdı, eğer öncesinde yağmur yağmamış olsaydı kesin 5 veya 10 cm tutardı.Şu anda hava güneşli,eğer kuzum uyanana kadar hava kapanıp yağmur başlamazsa parka götüreceğim balımı, kaydıraktan kaysın azıcık..( kaydıraktan kaymayı da çok seviyor )
   

14 Nisan 2011 Perşembe

Ahmet Ege 1 Yaşında

 Kuzum aramıza katıldığından beri zaman nasıl geçiyor hiç anlamıyoruz,günler su gibi akıp gidiyor sanki...ve yine biz anlamadan minik kuzum 1 yaşını dordurdu :)) kaymağıma doğum günü partisi düzenledik, sağolsun arkadaşlarımız da bizi bu mutlu günümüzde yalnız bırakmadı...iki günlük hazırlıktan sonra masayı donattık, salonu süsledik, yaşpastasını yaptık, oğluşumu da giyindirdik kuşandırdık ve mum üfleme zamanı geldi .Lakin bizim minik daha üflemeyi beceremiyordu, sağolsun ablaları ve abisi yadımcı oldular bu konuda :))

   Kuzum ne olduğunu anlamak için şaşkın şaşkın etrafa bakarken babasının ellrininden kayıverdi ve patttttttt yerde...Egemin bi yerine birşey olmadığını anlayınca da herkes başladı gülmeye..Nazar çıktı dedik, sandalyeye ' ah ah ' yaptık geçti :))  






 
  Baya da kalabalıkmışız aslında :)) Eksiklerimiz de vardı tabii ki :((



Egemin arkadaşı Ahmet Erdem...Gerçi onlardaha birbirleriyle pek oynamayı bilmiyorlar,ama yine de görünce hemen tanıyor kuzuşum arkadaşını ....


 İYİ Kİ DOĞDUN EGEEEEE.....ALKIŞŞŞŞŞŞ!!!!

    Aşkımla ben çok heyecanlandık, ne de olsa minik kuzumuzun ilk doğum günü...Hele ben, sevinçten  gözlerim doldu doldu ama boşalamadı...Zaten kuzum doğduğundan beri benim gözler çeşme oldu çıktı...Başta lohusalıktan geçer dedilerdi, ama gene de hasar kaldı bende :))






     Veeee gecenin sonuna doğru uykusu geldi miniğimin...Ahh o kafasını omzuma koyması yok mu, eriyorum eriyorum yaaa...Hiç kalkmasın saatlerce tutarım öyle sanki :))) 

8 Nisan 2011 Cuma

Ve İlk Tutunmadan Adımlar...

     Minik kuzum, Ahmet Egem üç gündür hiç biryere tutunmadan birkaç adım atabiliyor :)) Yaklaşık bir haftadır tek elle elimizi tutarak yürüyebiliyor, hatta kuzuşum bir eliyle benim elini tutup bir eliyle de trenini ipiyle çekiyor...Çok heyecanlıyız ailecek!!! Kuzum yürümenin tadına varıyor, yürüdükçe sevinip gülüyor kendi başarısına, biz de onun büyüdüğünü görüp mutlu oluyoruz...Vay be zaman ne kadar çabuk geçiyor, çok değil daha geçen sene son günlerim geçmek bilmiyordu, yavruma kavuşma heyecanı sarmıştı bizi...Şimdi ise yavrumun yürüme heyecanı sardı !!!
      Ah bi tam yürümeyi öğrense, şu Polonya 'nın güzelim çocuk parklarının tadını çıkarabilse gitmeden! Havalar güzel gidiyor diye heveslenip kumla oynasın diye kova, kürek, vs. almıştı annesi ama buraya tekrardan kış geldi :((  Hoş yavrumun kumla oynayacağından da emin değilim gerçi, herşeyi ağzına aldığı gibi kumları da yemeye kalkabilir. Ama tatile gitmeden kumla oynamayı, suda yüzmeyi öğrenmesi lazım...Kolluk bile aldık şimdiden, küvette antreman yaptırıyoruz arada sırada :))  Kuzumla birlikte, bizim de içimizdeki çocuk ortaya çıkıp boy göstermeye başladı :))  Hem anne hem çocuk olmak, zor zanaat....

26 Mart 2011 Cumartesi

Oyun bahçesinde...




       Bugün hava soğuk olduğu için gezmeye yine bir alışveriş merkezine, Arkadia' ya gittik. Orada çocuklar için düzenlenmiş bir oyun parkı vardı,yarım saati 6 PLN, yani yaklaşık olarak 3 TL. Biz de yarım saat için girdik parka ama bir baktık ki yarım saat geçivermiş, bari bir saate tamamlayalım dedik. 3 yaşından küçük çocukları annesiyle birlikte kabul ediyorlardı, böylece ben de girdim Egemle birlikte.
      Kuzucum  çok güzel oynadı maşallah. Parkta çok çocuk olmasına rağmen bizimki yaşı gereği kendi başına takılmayı seçti..Zaten büyük çocukların da kuzuşumu oynatmaya pek niyetleri yoktu. Sadece en sonlara doğru iki tane kız kuzumun başını okşayarak onu sevdiler ve oynadılar onunla. Ege de onları sevdi ve peşlerinden onlar nereye giderse o da gitti :)) Güzel vakit geçirdik,oğluşum eğlenince ben de mutlu oluyorum haliyle...
      Bir de anneler heryerde bebeklerini aynı seviyorlar galiba,bunu gördüm...Bir ara 3 yaşlarında bir erkek çocuk benim yanıma gelip kamyonunun ön kısmını takmamı istedi,ben de çocuğu severek taktım. Kamyonun açılıp kapanan bir kısmı vardı,onu açamadı ve benden onu açmamı da istedi,o sırada benim minik kuzum da çocuğun elini sıkıştırdı bilmeden. Çocuk acıdı diyerek elini salladı, ben de gayri ihtiyari elini elime alıp öpmek için uzandım ama sonra  belki polonyalılar başkasının kendi çocuğunu öpmesinden hoşlanmaz diye düşünüp,öteki kuzunun elini  okşayıp bıraktım. Ama çocuk elini ağzıma dogru uzattı , öp diye: ben de öptüm...Ve sonra çocuk oyununa devam etti ağlamadan...Demek ki her anne bebeğinin bir yeri acıyınca onu öpüyormuş dedim içimden. Sevgi her yerde aynı, şefkat heryerde aynı, anne heryerde anne ve çocuk her yerde çocuk ....


           Unutmadan Arcadia' ya gitmeden önce de Opel bayisine gitmiştik, Meriva' ya bakmak ve test sürüşü yapmak için.Biz test sürüşü yapamadık ama kuzuşum yaptı :)) Türkiye ' ye dönünce alacağımız arabaya bir türlü karar veremedik. Bagajı büyük olsun istiyoruz ki, Ege 'nin eşyaları da rahatlıkla sığsın..Artık hayatımızdaki herşey kuzuma göre ayarlanıyor: uyku, ev, tatil, araba, vs....

20 Mart 2011 Pazar

Uyku Vakti....



Önce biraz şirinlik yapılır, oyun oynanır...




Sonra uyku gelince gözler ovuşturulur, mızıldanır...




Emzik ve battaniye istenir anneden, 
"nen nen nen nen..." diyerek...



En sonunda uykuya dalınır, mışıl mışıl mışıl... Uykunda melekler korusun annem seni !!!









Ahmet Egem bugünlerde gündüzleri kendi kendine uyuyor, tabii ki emzik ve battaniyesi olmadan asla !!! Akşam uyku vakti geldiğinde ise illa ki ayakta sallanmak ve annesinin o bülbül sesinden ninni dinlemek istiyor... Başkaları beğenmezse beğenmesin, ben kendimi assolist gibi hissediyorum oğluşumu uyuturken :)) Sanırım karanlıktan korkuyor benim kuzum, o yüzden akşamları kendisi uyumuyor. Gerçi ışık açmayı da denedim ama olmadı... Amannn o kadar da olsun diyorum... Bugün 7. dişi patladı  alt çenesinden... Evvelde kaç gündür herşeyi aşırı kemirmeye başlamıştı yine, demek ki diş geliyormuş alttan... Minik serçem daha ne kadar çok işin var... Dişler tamamlanacak, yürüme öğrenilecek, konuşma öğrenilecek, öğrenilecek de öğrenilecek...
    

26 Şubat 2011 Cumartesi

Bu Aşkın Sonu Nereye Varacak ???



Bebeğim bugün ilk kez avakado yedi, sanırım tadından çok avakadonun kaygan olmasını sevdi. ..Ellerine alıp alıp sıktı güzelim meyveyi..Arada da ağzına attı tabii ki. Sonunda olan kıyafetine oldu,yemyeşil lekeler....

   Minik tavşanım biz ne yaparsak aynısını yapmaya uğraşıyor buara,hatta kendi mamasını yemeyip bizim yediğimiz şeylere ağzını açıyor. Ne yapsak, acaba mamasnı bitirmesi için biz de onun yediği şeyleri mi yemeye başlasak :)) Yanda görüldüğü üzere dambılı bile kaldırmaya çalışıyor, ağır gelince yere attırıveriyor :)) 
 

   Artık basit emirleri yerine getirebiliyor, topu getir deyince topa gidiyor almaya. Tilki nerde diye sorunca tilkisine bakıyor ve yanına gidiyor...Elinde tuttugu bazı şeyleri ver deyince önce bir düşünüp sonra elime veriyor...Müzik duyunca ellerini havaya kaldırıyor,kafaları tokuştur,tossss yap deyince kafasını kafama dogru uzatıyor...Her geçen gün daha bir tatlı oluyorsun kuzucum, ben sana daha bi aşık oluyorum her geçen gün ( baban duymasın )...Bu aşkın sonu nereye varacak ? seni çok seviyorum bitanem...

18 Şubat 2011 Cuma

Yürüteç...

Bugünlerde hava soğuk olduğundan alışveriş merkezlerine gidebiliyoruz gezmek için. Eeee alışveriş merkezine gidip de eli boş dönmek olmaz :)) Yeni oyuncağımız yeni tip yürüteç.. Kuzucum henüz kendi başına tutunarak yürüyemiyor ama yürüteçin üzerindekilerle çok ilgileniyor, ona tutunarak ayağa kalkıyor. Tek kötü tarafı biraz hızlı ilerliyor tekerleri, düşecek diye korkuyoruz...

7 Şubat 2011 Pazartesi

Kitap kurdu

     Ahmet Ege'nin bugünlerde en sevdiği aktivite kitaplıktaki kitapları yere indirmek ve gözüne kestirdiklerinin tek tek sayfalarını çevirmek.Tabi çok sevdiği bir kitap olursa yalayıp yutuyor, ama gerçek anlamda... :)








Genellikle kendine ait "hayvanlar, meyveler ve iki kardeşin bir günü" gibi kitaplarla ilgileniyor olsa da arada sırada Tolstoy ve Elif Şafak karıştırmaktan da geri kalmıyor.



2 Şubat 2011 Çarşamba

Babaanneyi uğurladık

 Oğluşum Larenjit olduktan sonra tedavi sürecinin zorluğundan dolayı babaannesi yardımımıza gelmişti. Allah'a şükür ki oğluşum 15 günlük tedavinin sonunda iyileşti.
Burda birşeyi farkettim, saç rengini babaannesinden almış :))
 Babaannesini havaalanında uğurlarken...

1 Şubat 2011 Salı

Ahmet Ege'nin toparlak ayak izi


   
Aslında kuzumun ayak izini ve el izini doğduğunda almak istemiştim ama o zaman bulamamıştım bu alçıyı...Ancak onuncu ayda kısmet olunca sadece ayağı sığdı kalıba,eli sığmadı tabii  :))

29 Ocak 2011 Cumartesi


   10 günden sonra ilk kez dışarıya çıktık... Kuzuşum hastalandığı için hep evdeydi, artık o kadar sıkılmıştı ki evde "bay bay" diye el sallayıp dış kapının yolunu tutuyordu. Gezme diye odaları gezdiriyordum, asansörle aşağı inip çıkıyorduk :)) Yavrum lokantaya girerken uyuyordu, uyanınca ilk olarak bize el salladı, sanki gerçek "addaya geldik" der gibi :)) Değişik insanlar, değişik mekan, o kadar mutlu etti ki kuzumu hiç huysuzluk yapmadı maşallah!!!

Eline verdiğimiz kemik parçasını uzun süre somurdu.





 Lokanta içindeki havuzun suyu da oldukça dikkatini çekti. Sanırım biran banyo yapacağını zannetti :))
Son olarak diğer çocukların gitmesi ile boşalan oyun yerinde oyuncaklarla oynadı. Hemen yan masamızda Egenin doğumunu yapan dokturumuzu görmemiz de gecenin tesadüfüydü.

20 Ocak 2011 Perşembe

Sıradaki hastalık: Larenjit

 Son iki ay içinde geçirdiğimiz iki ciddi hastalıktan sonra, kuzum bu kez de derin derin öksürmeye başlamıştı. Öksürüklerin artmas üzerine de hemen soluğu doktorun yanında aldık. İki sokak öteki polikiliniğimizin doktoru da artık bizi iyice tanımıştı. Muayene saatleri dolu olduğu halde araya randevu verdi. Neyse, doktorumuz muayene sonunda teşhisi Larenjit yani gırtlak iltihabı olarak koydu. Tedavi için ise nebulizatör ile ilaç tedavisi yazdı. Hastanede yatmaktansa kendi nebulizatörümüzü alıp evde tedaviye başladık.

 Kuzum tedavi sırasında bazen oldukça uslu duruyor, bazense, ağzındaki maskeyi çıkararak, hortumunu çekerek veyahutta aleti kapatmaya çalışarak her türlü zorluğu çıkarıyordu.
Biz ise onun için diğer maskeyi takıp türlü oyunlarla ilacı almasını sağalamaya çalışıyorduk.

11 Ocak 2011 Salı

Kirlenmek Güzeldir... mi acaba ???


   


      Dün akşam Betül ve Emrah ' a oturmaya gittik....  Arabada bağırıp duran çocuk, Mine gelince utandı ve kafasını onun göğsüne dayayıp sessiz sessiz durdu...Betüllere girince de önce bi utandı,uslu uslu oturdu öylece koltukta, sonra etrafdaki kabloları keşfe çıktı çaktırmadan :)) Derken Betül masayı donattı  ve çeşit çeşit pastayı görünce kuzuşumun iştah açıldı ...yaş pasta, kısır, limon, irmik tatlsı,yakında ne bulduysa saldırdı :)) Hem kendi üstü başı kirlendi  hem de ev...Kusurumuza bakma arkadaşım,sana da iş çıkardık gece gece...ellerine sağlık...:))

6 Ocak 2011 Perşembe

Mis kokulu kuzum...

Egemle ilk yılbaşımızı geçirdik, eh çocuklu olunca tabii ki evde geçirdik :))  Havai fişekleri evden izlemek de başka güzelmiş canım...
Dün de aşısını yaptırdık sonunda, hasta olmadan... Kuzum bu aralar pek bi tatlı maşallah!!! Babası işten gelince bi seviniyor bi seviniyor, hızlı hızlı apalamaya çalışıyor, ellerini yere vuruyor sevinciinden...


Bir de şu akşam uykularını düzene koyabilsek, ağlamadan, bir saat dönüp durmadan uyusa... Kucakta sallamak mı dersin, ayakta sallamak mı dersin, çeşit çeşit ninniler,banyo yaptırmalar... Hiç biri işe yaramıyor... Uzmanlar 10 dakika ağlasın, sonra kendi kendine uyur diyorlar!!! Nerdeeeeeeeee!!!!  15 dk oluyor, 20 dk oluyor ama bizimki artan tonlarda ağlamaya devam ediyor... İki gündür gece yatarken kitap okumaya başladım, sanki işe yarayacak gibi... Evde de masal kitabı yok, dünya kalsiklerinden okuyorum yavrucağa :)) Eğer işe yararsa masal kitabı sipariş edicez internetten... Mis kokulu kuzum benim, seni çok seviyorum...